125’lik Motorum ile Ege Turu (3200 KM)

Created with Sketch.

125’lik Motorum ile Ege Turu (3200 KM)

Nisanın son haftası, bir pazar sabahı… Yine her zamanki gibi öğlene kadar uyuyarak günü harcarken aklıma bir fikir geldi: Bugün daha fazla ziyan olmadan Tekirdağ’a akrabalarımın yanına gideceğim! Derhal çantamı toparlıyorum ve bir saat içerisinde yoldayım. Ortalama 50 km/s hızla uzun bir yolculuk başlıyor…


.
Rota: 3200 KM  –  Süre: 14 Gün  

Motosiklet: Honda CB125E

“1. Gün – Evden 201 km sonra – Tekirdağ/Çorlu”

İlk gün soluğu Tekirdağ/Çorlu’da akrabaların yanında alıyorum. Aslında kafamda buraya kadar gelip sonrada eve geri dönmek vardı. Yalnız sabah olunca hiç de öyle olmadı. Erkenden yola koyuldum ve hedefim gün ortasına doğru Lapseki feribotuna binmek.

 

IMG_3912.jpg

Bu yörenin en güzel görüntülerinden biri de kanola tarlaları. Yol boyunca eşlik eden tarlaların arasında sürmek oldukça keyifli.

IMG_3912.jpg

Mini bir fotoğraf molasıyla kanolalara daha da yaklaşıyorum.

IMG_3912.jpg

Yukarıda da motorum beni bekliyor, vakit kaybetmeden yola devam edelim der gibi…

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

Bu yollar yavaş giderek çekilmeyecek gibi görünsede tadı kesinlikle bir başka…

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

Mola vermeden Gelibolu-Lapseki feribot iskelesinden feribota giriş yapıyorum. 150cc altı ve üstü olmak üzre motosikletler için iki tarife var. Motorum 125 cc olduğu için 6 lira ile Lapteki’ye geçebiliyorum. Diğer tarifeyse 10 lira…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Lapseki’ye indikten kısa süre sonra hava kararıyor. Ekipmanlarım da kalınlaşıyor… Assos’a 30 km kala yol tamamen ıssızlaşıyor.
Aksi gibi zincir spreyim birden yola düşüyor. “Geri dönüp arasam mı, yoksa bu karanlıkta zincir spreyi ile mi uğraşılırmış” diye hızlıca düşünüp karar verdikten sonra, ağzına kadar dolu olan zincir spreyimi buluyorum. Büyük başarımın mutluluğu ve gecenin ilerleyen saatlerinin verdiği yorgunlukla Assos’a ulaşıyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

Arkadaşımın tavsiyesi üzerine Assos Antik Liman’da Plaj Pansiyon’a konaklamak için gidiyorum. Saatin çok geç olması ve üstüne sezonun henüz açılmamasına rağmen şansıma pansiyonun sahibi uyanıkmış. Hemen bir bungalow tutup yerleşiyorum…

“2. Gün – Evden 527 km sonra – Çanakkale/Ayvacık/Assos (Behramkale)”

IMG_3947 kopya.jpg

Güzel bir uykunun ardından gece ortalığı epey dağıttığımı farkediyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

Kendime geldikten sonra nasıl bir yermiş diye keşfe çıkıyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

CB125’im de dinlenmiş gibi… :)

IMG_3947 kopya.jpg

Etraf sessiz sakin, tam kafa dinlemelik. Benden başka sadece bir aile varmış pansiyonda.

IMG_3947 kopya.jpg

Pansiyonun sahibi süper bir kahvaltı hazılıyor. Ege denizinin masmavi güzelliğine karşı kahvaltımı yaptıktan sonra pansiyondan ayrılıyorum. Konaklama ve kahvaltı toplamda 20 lira tutuyor. Bir gün daha kalsam fena olmazmış aslında…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Assos Antik Liman’da biraz turladıktan sonra yukarıya (Behramkale) doğru çıkıyorum…

IMG_3947 kopya.jpg

Kaleye doğru ufak bir yürüyüş ve ardından Behramkale köyünün içinden Edremit’e doğru devam ediyorum…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Edremit’e yaklaştığımda Zeus Altarı tabesalı ilgimi çekiyor. Köy yollarından sonra orman yollarına geçip tırmanmaya başlıyorum. Epey bir çıktıktan sonra Zeus Altar’ının girişine geliyorum. Girişte motorumu bırakmam gerekiyor. Zirveye doğru kalan kısmı yürümek zorundayım. Aslında motorla da giderdim de hızlı hızlı yürüyen yaşlı amcalardan utandım. Zirveye geldikten sonra Zeus Altarının üstüne çıktığımda tüm Edremit körfesi ayaklarımın altındaydı. 1 kilometreye yakın toprak yolda yürüyüşün ardından dinlenmek için aşağısı güzel bir manzara. Bir rivayete göre Zeus, Truva savaşını buradan izlemişti. Acaba tarih boyunca kimler buradan körfezi izlemiştir…

IMG_3947 kopya.jpg

Burasıda tanrılara çeşitli adaklar adanan bir sunak. Bende kaskımı adıyorum. :)

IMG_3947 kopya.jpg

Zeus Altarı ziyareti sonrası yukarıdan baktığım Edremit’e iniyorum. Balıkçı barınakları ve onların dağınıklıkları her zaman sıcak gelmiştir bana…

IMG_3947 kopya.jpg

Ayvalık’a geldikten sonra bir kuş bakışı için de Şeytan Sofrası’na çıkıyorum. Buradaki manzara gerçekten eşsiz. Özellikle panoramik fotoğraf çekmek için mükemmel bir tepe. Gün batımına kalamadım ama eminim harikadır. Manzara dışında pek de esprisi yok. Şeytanın ayak izi olduğu söylenen demir kafese alınmış bir iz var. Kimisine göre; bu tepeye çıkan asfalt yol yapıldıktan sonra, şeytanın ayak izi diye birtakım ticari oyunlarmış. Manzara için kesinlikle çıkmaya değer…

IMG_3947 kopya.jpg

Bu çaputlar da kendini şamanist sanan ziyaretçilerden. :)

“3. Gün – Evden 775 km sonra – İzmir/Foça”

Ayvalık tostumu da yiyip enerjimi topladıktan sonra Foça’ya kadar durmadan devam ettim. Hava kararmaya yakın Eski Foça’ya ulaştım. Konaklamak için pansiyon arayışına girdim derhal. Yalnız bir çok işletme sezon açılmadığından henüz kapalıydılar. Açık olanlar bütçemi aşan otellerdi. Uygun bir pansiyon buldum ama oraya da içim sinmedi. Yeni Foça’ya doğru devam ettim bende. Bu sefer makul bir otel buldum. Sabahleyin başarısız bir kahvaltıyla beraber 40 liraya anlaştım.

IMG_3947 kopya.jpg

Yolumun üstünde deniz ve deniz altı müzesi görünce denizci damarım tutuyor, motorumu ve üzerindeki fileyle tutturulmuş eşyalarımı bırakıp müzeye giriyorum. Hemen bakıp çıkarım diye planlamıştım ama rehber asker kontrolünde bir saat kadar yavaş yavaş gezmem gerekiyormuş.

Sürpriz müze gezimi tamamladıktan sonra yola devam ediyorum ve akşam konaklamak için Çeşme’deyim. Temiz ve sakin bir pansiyonda 20 liraya anlaşıyorum. Tek kötü yanı, motorumu yolda bırakmam.

“4. Gün – Evden 963 km sonra – İzmir/Çeşme”

Çeşme için güzergahı değiştirmeye gerek yokmuş meğer. Kaldığım yerden yolculuğa devam…

IMG_3947 kopya.jpg

Seferhisar’dan sonra tekrardan deniz manzaralı yolculuğa kavuşuyorum.

Efes’e doğru yaklaşırken ören yerlerine uğramadan olmaz.

Ve 12 Ion kentinden en ünlü olan Efes’teyim.

Burası M.Ö. 3000 yılında kurulmuş. Ege kıyılarına yerleşen Ion’lar Efes’e yerleşmişler, daha sonra Lidya egemenliği döneminde şehirlerini geliştirmişler. Ion, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının izleri bugün halen görülebilmekte.

Efes’te pazara doğru gidiyorum, akşam için bir şeyler almaya. :)

Celsus kitaplığı, Efes Antik Kent’in nadide kalıntılarından birisi. M.S. 135 yılında yapılmış.
Kolonların arasında yer alan dört kadın heykeli “akıl”, “kader”, “ilim” ve “erdem” öğelerini sembolize ediyor.
Birde ilginç bir hikayesi var. Kütüphanenin tam karşısında Efes’in genelevi bulunuyor. Kütüphane ile genelev arasında bulunan mermer caddenin altından, bu iki yeri bağlayan bir tünel ortaya çıkarılmış. Yani o dönemde direkt geneleve gidemeyenler için böyle bir kolaylık sağlamışlar. :)

Efes ziyaretinden sonra direkt Bodrum’a kapatıyorum. Geç saatlerde de gelsem sorun değil, arkadaşımda kalacağım bu sefer.

“6. Gün – Evden 1265 km sonra – Bodrum”
Bodrum döneri ve arkasından Bodrum Kalesi…


İçerisinde beş adet kule bulunuyor: İngiliz Kulesi, Alman Kulesi, İtalyan Kulesi, İspanyol Kulesi, Fransız Kulesi.
Aziz Petrus adına 1408 yılında Rodos şovalyeleri tarafından inşa ettirilmiş.

Zindan ve işkence odalarının bulunduğu bölümün giriş kapısının üstünde Latince; “inde deus abest” yani “burada tanrı yoktur” yazar. Sanırım bakanlık orayada el atıp kaldırtmış.

İnşasına 1406 yılında başlanan kale, 1522 yılında tamamlanmış, 1523 yılında da savaşsız olarak Osmanlı’ya geçmiş. Böyle de ilginç bir hikayesi var kalenin.
Surlara çıkıp denizi seyredip ortaçağı hissetmek kesinlikle harika.

Bodrum’a gelince artık arka çanta almam farz oldu. Sürekli indirip tekrar yüklemek ve düşmeyecek şekilde bağlamak zor işmiş.

Bodrum’dan yola devem ediyorum sıradaki durağım Dalyan.

İztuzu plajını böyle sakin bulabildiğim için şanslıyım. 5 km boyunca uzanan, caretta carettalarıyla meşhur güzel bir kumsal burası. Günbatımına kalamadım, ama ne kadar güzel olabileceğini tahmin edebiliyorum.


Caretta carettalar da ağzının tadını biliyor, İztuzu süper! :)

“1. Hafta – Evden 1730 km sonra – Göcek”
Dalyan’ı da geride bıraktıktan sonra Göcek’e gidiyorum konaklamak için. 30 liraya anlaştığım bir pansiyonda konaklıyorum.

Ertesi sabah Ölüdeniz’e kadar devam edip geri dönüşe başlıyorum. Bodrum’da İstanbul’dan gelen arkadaşımla buluşup birlikte devam ediyoruz yola.


Yol üstünde uğradığımız ören yerinde kendi başımıza dolaşırken köylü teyzeler geliyor yanımıza. Hemen rehberliğe başlıyorlar, dinlememek olmaz tabii. Minik rehberlik konuşmasının ardından tezgahı kuruyorlar hemen. Bir şey almadan gitmek olmazmış. :)


Bu da köy berberi. :)


Aliağa’da şezlonglarda uyumalı bir mola veriyoruz hemde denize girip kendimize geliyoruz.


Bu kaskla çok fazla gidemedim. Eğlenceli ama hiç güvenli değil. Full face iyidir…


Kaska patlayan bir bal arısı.

“14. gün – 3217 km sonra evimdeyim”
Bir pazar sabahı sırt çantamı alıp 160 kilometrelik bir yolculuğa çıkmışken, eve anca 3217 km sonra dönüyorum. Yine de bakkala diye çıkıp evine bir daha dönmeyenler gibi olmuyor sonum. Umarım tekrardan benzer bi kafayla yola çıkıp on binleri devirip gelirim. :)

Nisanın son haftası, bir pazar sabahı… Yine her zamanki gibi öğlene kadar uyuyarak günü harcarken aklıma bir fikir geldi: Bugün daha fazla ziyan olmadan Tekirdağ’a akrabalarımın yanına gideceğim! Derhal çantamı toparlıyorum ve bir saat içerisinde yoldayım. Ortalama 50 km/s hızla uzun bir yolculuk başlıyor…


.
Rota: 3200 KM  –  Süre: 14 Gün  

Motosiklet: Honda CB125E

“1. Gün – Evden 201 km sonra – Tekirdağ/Çorlu”

İlk gün soluğu Tekirdağ/Çorlu’da akrabaların yanında alıyorum. Aslında kafamda buraya kadar gelip sonrada eve geri dönmek vardı. Yalnız sabah olunca hiç de öyle olmadı. Erkenden yola koyuldum ve hedefim gün ortasına doğru Lapseki feribotuna binmek.

 

IMG_3912.jpg

Bu yörenin en güzel görüntülerinden biri de kanola tarlaları. Yol boyunca eşlik eden tarlaların arasında sürmek oldukça keyifli.

IMG_3912.jpg

Mini bir fotoğraf molasıyla kanolalara daha da yaklaşıyorum.

IMG_3912.jpg

Yukarıda da motorum beni bekliyor, vakit kaybetmeden yola devam edelim der gibi…

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

Bu yollar yavaş giderek çekilmeyecek gibi görünsede tadı kesinlikle bir başka…

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

IMG_3912.jpg

Mola vermeden Gelibolu-Lapseki feribot iskelesinden feribota giriş yapıyorum. 150cc altı ve üstü olmak üzre motosikletler için iki tarife var. Motorum 125 cc olduğu için 6 lira ile Lapteki’ye geçebiliyorum. Diğer tarifeyse 10 lira…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Lapseki’ye indikten kısa süre sonra hava kararıyor. Ekipmanlarım da kalınlaşıyor… Assos’a 30 km kala yol tamamen ıssızlaşıyor.
Aksi gibi zincir spreyim birden yola düşüyor. “Geri dönüp arasam mı, yoksa bu karanlıkta zincir spreyi ile mi uğraşılırmış” diye hızlıca düşünüp karar verdikten sonra, ağzına kadar dolu olan zincir spreyimi buluyorum. Büyük başarımın mutluluğu ve gecenin ilerleyen saatlerinin verdiği yorgunlukla Assos’a ulaşıyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

Arkadaşımın tavsiyesi üzerine Assos Antik Liman’da Plaj Pansiyon’a konaklamak için gidiyorum. Saatin çok geç olması ve üstüne sezonun henüz açılmamasına rağmen şansıma pansiyonun sahibi uyanıkmış. Hemen bir bungalow tutup yerleşiyorum…

“2. Gün – Evden 527 km sonra – Çanakkale/Ayvacık/Assos (Behramkale)”

IMG_3947 kopya.jpg

Güzel bir uykunun ardından gece ortalığı epey dağıttığımı farkediyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

Kendime geldikten sonra nasıl bir yermiş diye keşfe çıkıyorum.

IMG_3947 kopya.jpg

CB125’im de dinlenmiş gibi… :)

IMG_3947 kopya.jpg

Etraf sessiz sakin, tam kafa dinlemelik. Benden başka sadece bir aile varmış pansiyonda.

IMG_3947 kopya.jpg

Pansiyonun sahibi süper bir kahvaltı hazılıyor. Ege denizinin masmavi güzelliğine karşı kahvaltımı yaptıktan sonra pansiyondan ayrılıyorum. Konaklama ve kahvaltı toplamda 20 lira tutuyor. Bir gün daha kalsam fena olmazmış aslında…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Assos Antik Liman’da biraz turladıktan sonra yukarıya (Behramkale) doğru çıkıyorum…

IMG_3947 kopya.jpg

Kaleye doğru ufak bir yürüyüş ve ardından Behramkale köyünün içinden Edremit’e doğru devam ediyorum…

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

IMG_3947 kopya.jpg

Edremit’e yaklaştığımda Zeus Altarı tabesalı ilgimi çekiyor. Köy yollarından sonra orman yollarına geçip tırmanmaya başlıyorum. Epey bir çıktıktan sonra Zeus Altar’ının girişine geliyorum. Girişte motorumu bırakmam gerekiyor. Zirveye doğru kalan kısmı yürümek zorundayım. Aslında motorla da giderdim de hızlı hızlı yürüyen yaşlı amcalardan utandım. Zirveye geldikten sonra Zeus Altarının üstüne çıktığımda tüm Edremit körfesi ayaklarımın altındaydı. 1 kilometreye yakın toprak yolda yürüyüşün ardından dinlenmek için aşağısı güzel bir manzara. Bir rivayete göre Zeus, Truva savaşını buradan izlemişti. Acaba tarih boyunca kimler buradan körfezi izlemiştir…

IMG_3947 kopya.jpg

Burasıda tanrılara çeşitli adaklar adanan bir sunak. Bende kaskımı adıyorum. :)

IMG_3947 kopya.jpg

Zeus Altarı ziyareti sonrası yukarıdan baktığım Edremit’e iniyorum. Balıkçı barınakları ve onların dağınıklıkları her zaman sıcak gelmiştir bana…

IMG_3947 kopya.jpg

Ayvalık’a geldikten sonra bir kuş bakışı için de Şeytan Sofrası’na çıkıyorum. Buradaki manzara gerçekten eşsiz. Özellikle panoramik fotoğraf çekmek için mükemmel bir tepe. Gün batımına kalamadım ama eminim harikadır. Manzara dışında pek de esprisi yok. Şeytanın ayak izi olduğu söylenen demir kafese alınmış bir iz var. Kimisine göre; bu tepeye çıkan asfalt yol yapıldıktan sonra, şeytanın ayak izi diye birtakım ticari oyunlarmış. Manzara için kesinlikle çıkmaya değer…

IMG_3947 kopya.jpg

Bu çaputlar da kendini şamanist sanan ziyaretçilerden. :)

“3. Gün – Evden 775 km sonra – İzmir/Foça”

Ayvalık tostumu da yiyip enerjimi topladıktan sonra Foça’ya kadar durmadan devam ettim. Hava kararmaya yakın Eski Foça’ya ulaştım. Konaklamak için pansiyon arayışına girdim derhal. Yalnız bir çok işletme sezon açılmadığından henüz kapalıydılar. Açık olanlar bütçemi aşan otellerdi. Uygun bir pansiyon buldum ama oraya da içim sinmedi. Yeni Foça’ya doğru devam ettim bende. Bu sefer makul bir otel buldum. Sabahleyin başarısız bir kahvaltıyla beraber 40 liraya anlaştım.

IMG_3947 kopya.jpg

Yolumun üstünde deniz ve deniz altı müzesi görünce denizci damarım tutuyor, motorumu ve üzerindeki fileyle tutturulmuş eşyalarımı bırakıp müzeye giriyorum. Hemen bakıp çıkarım diye planlamıştım ama rehber asker kontrolünde bir saat kadar yavaş yavaş gezmem gerekiyormuş.

Sürpriz müze gezimi tamamladıktan sonra yola devam ediyorum ve akşam konaklamak için Çeşme’deyim. Temiz ve sakin bir pansiyonda 20 liraya anlaşıyorum. Tek kötü yanı, motorumu yolda bırakmam.

“4. Gün – Evden 963 km sonra – İzmir/Çeşme”

Çeşme için güzergahı değiştirmeye gerek yokmuş meğer. Kaldığım yerden yolculuğa devam…

IMG_3947 kopya.jpg

Seferhisar’dan sonra tekrardan deniz manzaralı yolculuğa kavuşuyorum.

Efes’e doğru yaklaşırken ören yerlerine uğramadan olmaz.

Ve 12 Ion kentinden en ünlü olan Efes’teyim.

Burası M.Ö. 3000 yılında kurulmuş. Ege kıyılarına yerleşen Ion’lar Efes’e yerleşmişler, daha sonra Lidya egemenliği döneminde şehirlerini geliştirmişler. Ion, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının izleri bugün halen görülebilmekte.

Efes’te pazara doğru gidiyorum, akşam için bir şeyler almaya. :)

Celsus kitaplığı, Efes Antik Kent’in nadide kalıntılarından birisi. M.S. 135 yılında yapılmış.
Kolonların arasında yer alan dört kadın heykeli “akıl”, “kader”, “ilim” ve “erdem” öğelerini sembolize ediyor.
Birde ilginç bir hikayesi var. Kütüphanenin tam karşısında Efes’in genelevi bulunuyor. Kütüphane ile genelev arasında bulunan mermer caddenin altından, bu iki yeri bağlayan bir tünel ortaya çıkarılmış. Yani o dönemde direkt geneleve gidemeyenler için böyle bir kolaylık sağlamışlar. :)

Efes ziyaretinden sonra direkt Bodrum’a kapatıyorum. Geç saatlerde de gelsem sorun değil, arkadaşımda kalacağım bu sefer.

“6. Gün – Evden 1265 km sonra – Bodrum”
Bodrum döneri ve arkasından Bodrum Kalesi…


İçerisinde beş adet kule bulunuyor: İngiliz Kulesi, Alman Kulesi, İtalyan Kulesi, İspanyol Kulesi, Fransız Kulesi.
Aziz Petrus adına 1408 yılında Rodos şovalyeleri tarafından inşa ettirilmiş.

Zindan ve işkence odalarının bulunduğu bölümün giriş kapısının üstünde Latince; “inde deus abest” yani “burada tanrı yoktur” yazar. Sanırım bakanlık orayada el atıp kaldırtmış.

İnşasına 1406 yılında başlanan kale, 1522 yılında tamamlanmış, 1523 yılında da savaşsız olarak Osmanlı’ya geçmiş. Böyle de ilginç bir hikayesi var kalenin.
Surlara çıkıp denizi seyredip ortaçağı hissetmek kesinlikle harika.

Bodrum’a gelince artık arka çanta almam farz oldu. Sürekli indirip tekrar yüklemek ve düşmeyecek şekilde bağlamak zor işmiş.

Bodrum’dan yola devem ediyorum sıradaki durağım Dalyan.

İztuzu plajını böyle sakin bulabildiğim için şanslıyım. 5 km boyunca uzanan, caretta carettalarıyla meşhur güzel bir kumsal burası. Günbatımına kalamadım, ama ne kadar güzel olabileceğini tahmin edebiliyorum.


Caretta carettalar da ağzının tadını biliyor, İztuzu süper! :)

“1. Hafta – Evden 1730 km sonra – Göcek”
Dalyan’ı da geride bıraktıktan sonra Göcek’e gidiyorum konaklamak için. 30 liraya anlaştığım bir pansiyonda konaklıyorum.

Ertesi sabah Ölüdeniz’e kadar devam edip geri dönüşe başlıyorum. Bodrum’da İstanbul’dan gelen arkadaşımla buluşup birlikte devam ediyoruz yola.


Yol üstünde uğradığımız ören yerinde kendi başımıza dolaşırken köylü teyzeler geliyor yanımıza. Hemen rehberliğe başlıyorlar, dinlememek olmaz tabii. Minik rehberlik konuşmasının ardından tezgahı kuruyorlar hemen. Bir şey almadan gitmek olmazmış. :)


Bu da köy berberi. :)


Aliağa’da şezlonglarda uyumalı bir mola veriyoruz hemde denize girip kendimize geliyoruz.


Bu kaskla çok fazla gidemedim. Eğlenceli ama hiç güvenli değil. Full face iyidir…


Kaska patlayan bir bal arısı.

“14. gün – 3217 km sonra evimdeyim”
Bir pazar sabahı sırt çantamı alıp 160 kilometrelik bir yolculuğa çıkmışken, eve anca 3217 km sonra dönüyorum. Yine de bakkala diye çıkıp evine bir daha dönmeyenler gibi olmuyor sonum. Umarım tekrardan benzer bi’ kafayla yola çıkıp on binleri devirip gelirim. :)

 

12 cevap

  1. emre aydemir dedi ki:

    öncelikle çok güzel bir paylaşım gerçekten uğraşılmış ve cok buyuk zevk aldıgın bellı, Allah kaza bela vermesin bu tarz paylaşımlar oldukça insan ”kalk bi türkiye turuna cık dıyor :) mail adresim emremaydemir@gmail.com kullandığınız motor hakkında titreşim vs gıbı bılgılerı benımle paylasırsanız sevınırım almayı dusunuyorumda. tesekkurler.

    • Alp dedi ki:

      Teşekkür ederim, yolculukta burayı bir ihmal ettim anca görüyorum yorumları. Ülkemiz inanın çok güzel, mutlaka kalkıp bir çıkmalı. :) CBF1000 kullanıyorum şu an, gayet temiz çalışıyor.

  2. oenaj dedi ki:

    Çok güzel bir gezi olmuş,
    125 lik motorla cesaret işi bu kadar uzun yol,
    Paylaşımınız için teşekkürler,
    Kazasız sürüşler,,,

  3. muharrem öksüz dedi ki:

    alp bey,cesaretin ve gezgin macera ruhunla bize feyz verdin,çok teşekkürler.benim yeni aldığım yamaha ybr 125 esd dem var,bana çok kullanışlı hafif insanı yormayan üstelik çok ekonomik ve dayanıklı bir motor olarak kafamda yer etti.yalovadan bursa iznik ve çevrede gezinti yapıyorum,ama sizin yaptığınız rotada antalyaya kadar gidip tekrar yalovaya dönmek gibi uzun bir tur yapmayı düşünüyorum.tabii ortalama 50 kilometre hızla gidebilirim.zannederim iki saate bir mola vererek ve günde altı veya en çok sekiz saat sürebilirim.treking sporu yaptığım için kamp malzemem ful vardır.tabii arasıra dinlenmek için pansiyonuda kullanırım.sizin çok tecrübeniz var.bana ne tavsiye edersiniz.yamaha ybr 125 ile bunu yapabilirmiyim,yollarda nelere dikkat etmeliyim.motorum tam servisten yeni çıktı zaten henüz üç bin km de yepyeni,plakam motporsiklet ehliyetim ve müze kartım var.67 yaşındayım emekli memurum.gezmeyi,trekingi helede motorumu çok seviyorum.motorda cc yükseltmeyi düşündüm ama hem ağır olacak,hemde masraflı olacak diye sıfır aldığım yamaham zaten yeni vaz geçemedim..cevaplarsanız muteşekkir kalırım.

    • Alp dedi ki:

      Gec yanitladigim için özür dilerim. Ybr ile cok rahat gidebilirsiniz. Yavas yavas ertafi gore gore cok keyifli bir yolculuk olur. dikkat etmeniz gereken en onemli sey, hiziniza gore yol secmek. Otoyollardan kacinin, cevre yollarini de pek kullanmayin bozuk da olsa kucuk yollari tercih edin. Telefonunuzda harita varsa baka baka gidebilirsiniz. Yeni yollar kesfedip bizlerle paylasabilirsiniz aynı zamanda. Kısacası surekli aynamizi kontrol ettigimiz yollardan kaçınalim. Lastik patlamasina karsin köpük alabiliriniz onun disinda yola cikmadan yanimiza almamiz gerekenler listesi duzenlemistim. Gozatabilirsiniz oraya da

  4. suat dedi ki:

    Emeğine eline sağlık 3 gündür sıkılmadan geç saatlere kadar gezilerini okuyor su sıkıcı Ankara kış günlerinde beni ayri bir dünyanın kucagina itiyosun.Tesekkurler fakat gezilerindeki anlatmı ve fotoları detaylandrmalısn.Ornegin iztuzuna Bodrumdan ne ara gittin oradan Ölüdeniz e ne ara ayrıldın.Bu arada cbf e talibim. :)

    • Alp dedi ki:

      Teşekkür ederim Suat. :) Yeni gezilerim daha detaylı ve daha bol fotoğraflı. Bu yazı ilk gezi yazım gibi. :)
      CBF’i sattım. :(

  5. Emircan Coşkun dedi ki:

    Ya abi senin kafandan istiyorum yani resmen özendiğim hayatı yaşıyorsun tebrik ederim uzun yol anılarınıda merakla bekliyorum

  6. Erhan Güllü dedi ki:

    Teşekkürler

  7. Serdar dedi ki:

    Eskişehir’in karlı bir gecesinde yine sizin sıcacık yazılarınız ve fotoğraflarınızla içimiz ısındı. Bu arada acizane bir talebim var. Tubakızı daha fazla gezdirseniz ve o da size bol övgüler düzen yazılarını bizimle paylaşsa.:) Bende de 150cc bajaj discover var. Bu yaz bol bol gezmek istiyorum fakat küçük gibi görünen büyük problemim var. Benim hanım… Bu motorla çıkarım şöyle sağdan sağdan gezer gelirim diyorum. Hayır bensiz bir yere gidemezsin diyor. Eee peki bu motoru satalım büyükçe bir şey alıp ikimiz gezelim diyorum. Bana güvenip arkama binemezmiş.:) Motosiklet ehliyetini alalı 1 yıl oldu. Geçen yaz dönemi epey tecrübe edindim. Sanırım bu yaz artçılı yola çıkmaya hazır olurum. Düşüncem 250 cc (büyük ihtimal suzuki inazuma) alıp yola çıkmak. 150cc ile bunu göze alamıyorum. Bu konuda tecrübelerinizden faydalansam. Hangi motor ve yeni başlayan meraklı güzergahı hakkında fikiriniz ne olur? Her daim tekeriniz düz bassın.

Alp için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir