Patricia, Gökova, Patara, İnsuyu (2100 KM)
15 gün ve 2100 km, Ege üzerinden Patara’ya… Bu sefer yola dört arkadaş ve dört Honda ile çıkıyoruz. Kuzey Ege’den sonra tek başıma devam ediyorum, benim için klasikleşmiş olan Patara’ya yeniden…
Genelde tek başıma gitmeyi tercih etsemde birden fazla motor olması da çok eğlenceli. Hepsinin tadı kesinlikle ayrı; tek başına, tek motor ile artçılı ve birden fazla motor ile…
Motosikletlerden ve arkadaşlarımdan kısaca bahsedeyim;
-Honda CBF600 (Seyfi)
-Honda CBF1000
-Honda NC700X (Cihan)
-Honda VT750 Shadow (Sercan)
Shadow bizi biraz uğraştıracak baştan söyleyeyim. :)
Neyse, yolculuğa Pendik Köprüsü’nün altında toplandıktan sonra başlıyoruz.
Eskihisar’dan Topçular’a feribot ile geçiyoruz. Motosiklet başı 12,50 TL. (2014 itibariyle 13 TL olmuş)
Feribottan sonra ilk molayı Köfteci Yusuf’ta veriyoruz. Köftelere saldırdıktan sonra yola daha mutlu devam edebiliriz. :)
Derken, Shadow ilk yokuşlarda hararet lambasını yakıyor. Hayatında ilk defa o ikazı gören Sercan, grubu hemen durduruyor.
Ne olmuş buna diye bakınıyoruz hemen, suyu fokur fokur kaynıyor Shadow’un. Hararet ikazı yansa bile fan devreye girmiyor. Muhtemelen hararet müşüründe bir problem var. Ne kadar suyumuz varsa içiriyoruz yokuşlar boyunca. Yalova-Bursa arası da bolca tırmanmalı, haliyle sık sık dinlendiriyoruz ve eksilen suyu tamamlıyoruz.
Mustafakemalpaşa taraflarında durmamız gerekiyor, acaba az önce geçtiğimiz radara mı girdik telaşı var çünkü. :) Kamyonlardan bile yavaş gitmemizi öngören kurallar var ne yazık ki…
Öyle düşünüp taşınırken kavuncu genç yolun karşısından bizim yanımıza geliyor, sağ olsun bal gibi kavunlarından ikram ediyor bizlere. Bir yandan da motosiklet maceralarından bahsediyor. Bu yolda modifiye ettiği 125’lik motoruyla 200 yaptığı zamanlar olmuş. :P
Shadow bugün yorgun, üzgün ve yaşlanmış. Neyse ki düz yollara kavuşmuş ve hava da biraz serinlemiş. :)
Arada sırada molalarla Ayvalık Cunda adasına ulaşıyoruz. Biraz yürüyüş ve Ayvalık tostunun ardından Patricia Koyu’na devam ediyoruz. Koyun çadır kuracağımız mevkisine ulaşabilmemiz için 4,5 km kadar epey bozuk bir yol var. Enduroyla daha keyifli gidilebilir.
Tabii bir de gece gidiyor oluşumuz işi biraz daha zorlaştırıyor. Nihayetinde motorları yatırmadan ulaştık ve hemen çadırları kurma telaşı başlıyor. iyice yerleştikten sonra da bi çay iyi gider. :)
Gece çok rahattı, sessiz ve sakin. Tam yol yorgunluğunun atılabileceği rahatlıkta bir konumda. ( Koordinatları: 39.380429,26.622383 )
Yalnız güneş 8’den sonra biraz fazla sıcak gelmeye başlayabilir. Olsun, iyice sıcak basarsa deniz iki adım ileride…
Deniz çok sakin, oldukça da temiz. Hiç öyle soğuk da değil Ege’ye göre, süper.
Kızdırmayın beni, Game of Thrones tahtı dikerim oraya. :) O Algida güneşlik parçasını da burada bulduk, gece çay demlerken rüzgara karşı siper yaptık.
Çadırlar olmasa da motorlar gayet güzel yer bulmuş.
Burası bahsettiğim yolun en düzgün zemini diyebilirim. :)
Çadırları Patricia Koyu’nda bırakıp Ayvalık’a doğru yol alıyoruz. Şeytan sofrasından manzara hep aynı, mükemmel.
Buraya çıkarken Shadow bıdırdanmadan edemiyor.
Cihan bize rehberlik yaparken. :)
Ayvalık meydanındayken Altın Elbiseli Adam ile karşılaşıyoruz, Shadow’un dertleri ona kadar ulaşıyor. :)
Bol tostlu Ayvalık turundan sonra köyümüze geri dönüyoruz, herşey yerli yerinde. Hatta çadırların etrafında tek tük insanlar bile var.
Bu gece makarna var, ton balıklı ya da yoğurtlu seçeneğiyle.
Çadırım çok gizemli!
Sessizce dans eden ateşi izlerken uykunun gelmemesi imkansız, hem de bu havada.
…
Ertesi gün yollarımız ayrılıyor ve ben tek başıma devam ediyorum. Amacım Patara’ya ulaşmak.
…
Gökova’da yaban domuzlarıyla karşılaşıyorum. Çok şaşırsam da yerli halk için çok sıradan olduğunu öğreniyorum. Çevreyi kirletmek konusunda yine geride kalmıyor insanlarımız.
Burada güzel içecekler var, aşağıları izlerken buz gibi bir şeyler olmazsa olmaz derim.
Hava karardıktan sonra Ölüdeniz’de kalmaya karar veriyorum. Aslında 80 km sonra ulaşmak istediğim Patara var, ama nasıl olsa günlerce orada kalacağım. Bir günümü burada geçirebilirim.
Kuytu köşeye kurduğum çadırımda bu sene rahatça uyuyabildim. Geçen sene biraz daha göz önünde bir yere kurduğum çadırı sabahın 6’sında kaldırtmaya gelmişlerdi. Bu sefer öğlene kadar uyudum, güneşte gelmiyor harika bir konum. ( 36.542536,29.12616 )
Veee Patara! Neden burayı çok seviyorum, çoğu rotama bir şekilde Patara’yı ekliyorum?
İşte bu manzara için…
Deniz, kum tepeleri ve eşsiz gün batımı…
Yaklaşık 10 gündür buradayım, doyamadım.
Camel Cafe Kamping’de kalıyorum yine. ( 36.274639,29.316979 )
Yaz başında gelmiştim daha önce de. Ücretsiz ve sakin bir kamping. Sahile 3, kum tepesine 1,5 km mesafede. Direkt köy meydanının yanında. Wi-Fi, duş, tuvalet hizmetleri bile var. Tekrar teşekkürler…
Eve dönüşe geçiyorum artık.
Burdur Gölü’nden hatıra fotoğrafı. :P
Gezinin en son durağı İnsuyu Mağrası. Buz gibiymiş, yazlık file mont sayesinde donuyorum bir güzel. :) Bu mağranın uzunluğu yaklaşık 2150 metre olmasına rağmen ziyaretçilere açık olan kısmı yalnızca 597 metreymiş. Eskiden bunun gibi 9 tane göl varmış, şimdi iki tanecik kalmış: Dilek Gölü ile Büyük Göl.
Yaklaşık 14 saatte 850 km civarı yol gittikten sonra sağ salim evimdeyim. Bundan sonra inşallah farklı rotalara sürerim, mesela yurtdışı gibi. :)
Hepinize iyi sürüşler, tekeriniz düz bassın. Hoşçakalın…
8 cevap
Harika!
teşekkürler
sade ve akıcı bir anlatım , bir solukta beraber turladık sayende PATARA dibimde daha kamp atmadım ama aldım CAMEL CAMP ismini emin ol ilk fırsatta ordayım …emeğine sağlık
Abi cennetin dibinde yaşıyorsun ve gitmiyorsun. :) Şimdi orada olmak vardı, yorumun için de teşekkür ederim.
müthiş gezi. izmire uğrarsan ağırlamak isterim.
teşekkür ederim, yolum düşerse yazarım :)
Altı yıl önce Bursa çıkışlı yapmış olduğum hemen hemen aynı rotadaki gezimi ben neden bu kadar doğa ile iç içe yapmadım diye hayıflandım notlarınızı görünce. Bu sene bu rotayı sizin yaptığınız şekilde tekrar yapmayı planlamaktayım, paylaşımınız için teşekkürler. Bu yıl gidersem mutlaka kendi bloğuma da yazacağım, saygılar.
Sanırım zamanla oluyor. Bu geziden sonrakilerde daha da doğayla iç içe oldum bunu net olarak farkedebiliyorum. Yazını bekliyorum, buradan linkini yollamayı unutma.:)