Qute ile Türkiye Turu (10.000 KM)

Kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem…

Farkettim de Patara’ya ne kadar çok gelsem de denizi uzaktan izliyorum, aslında pek severim yüzmeyi. Yaşlı denizi gibi geliyor. (o ne demekse!)

En son Boxer’ımla girmiştim, tabii yağmurun ardından sertleşmiş zemine. Kumda da gidebilmek büyük özgürlük, Qute ile tadamıyorum haliyle.

Haha, gel indir! :)

Likya uygarlığının başkentliğini yapmış bir sahil kasabası Patara. El değmemiş enfes sahili geçmişte birçok olaya tanıklık etmiş, Teke Yarımadası’nda en çok sevdiğim yerlerin başında diyebilirim.

Kaputaş keşke hiç keşfedilmemiş, keşke yanından hiç yol geçmeseymiş. Her görüşümde aynı şeyi söylüyorum, bıktılar benden.

Kaputaş

Bu arada yola birlikte çıktığım beyaz yakalılar 20 günün ardından İstanbul’a döndüler, ben de iki hafta kadar kendi başıma takılacağım. Ardından Kütahya’da buluşup tanıtım kremalı yolculuğuma devam edeceğim. Bu sürede Antalya’yı daha detaylı keşfetmek istiyorum, daha önce gidemediğim antik kentler başta olmak üzere.

Olimpos’un Sönmeyen Ateşi: Yanartaş

Biraz terleten, biraz da karanlıkta iz bulma hislerinizi güçlendiren eğlenceli bir yolu var. Yanartaş’a çıkınca, ateşin üzerinde sucuk yapanların Türk olduğunu hemen kestirebiliyorsun. Suyunuz varsa sucuktan daha kıymetli, bir yudum su karşılığına sucuk parçası kapabilirsiniz. :D

Çıralı’ya karanlıkta ulaştığım için aklımda olan yerde kamp yapmak yerine, sahilde ilk bulduğum yere kurdum çadırı. , Harika kareler var aklımda gündüz gözüyle keşif yapmalıyım.

Olimpos

Olimpos

Çıralı’ya kaç kere geldim, hatta kaç kere yanından geçtim. Nasıl olmuş da burada bir gece bile geçirmemişim.
Yine çadırımı bekleyen ufak bir dostum vardı. Gerçi içeri koymayı unuttuğum kahvaltılık poşetimin içindekileri aşırmış. :)

Fake Afrika!

Betonsuz aşk…
6-7 asırlık bir ağaç, inanılmaz huzurlu.

Bugün bir abla ne malı bu diyerek yanaştı, Hindistan diye yanıtladım. Sen de Hint misin diye sordu, hayır Nepal göçmeniyim dedim. Konu reenkarnasyona geldi, Hindu olmadığımı söyledim. Çok güzel tanıtıyorsun ilgimi çekti de dedi ve gitti.

Tarih ve doğanın içiçe olduğu harika bir antik kent Phaselis. Doğal limanları ve tarihi kalıntıları arasında zaman ne de güzel geçiyor.

Yaşama tutunmak!

Demre-Finike arasında virajlar Qute ile de eğlenceli. Bu mini mağara da favorilerimden. Zamanında piknik yapmışlığım var içinde. :)

Aspendos, dünyadaki en iyi korunmuş Roma tiyatrolarından biri. Etkileyici!

Aspendos

Aspendos

Aspendos (Köprüpazar) Köprüsü ilk olarak Roma döneminde inşa edilmiş. Şu anki hali Selçuklular’dan kalma. Roma dönemindeki hali için, altından gemi geçecek kadar büyük olduğundan bahsediliyor.

Manavgat

Seleukeia (Lybre)

Kent, Büyük İskender’in haleflerinden Suriye Kralı I. Selevkos Nikator (MÖ 321-280) adına kurulmuş olan 9 kentten biridir.

Günümüz kalıntılarının birçoğu Hellenistik ve Roma dönemlerine ait.

Adrasan

Teke Yarımadası’nın her köşesi ayrı bir cennet.

Gelidonya Feneri’ne doğru… Fenere son iki km kala sadece yürüyüş yolu var. En son Boxer’la gitmiştim, zirveye kadar olmasa da güzel ilerlemiştim. Bu sefer Qute aşağıda kalacak mecburen, ben de fenere yürüyeceğim.

Qute zaten minicik bir de üzerine böyle manevra kabiliyeti eklenince neredeyse olduğu yerde dönecek. Keşif için girdiğim Likya yollarında yolun sonuna gelirsem, nasıl olsa geri dönebilirim diyerek patikalarda geziniyorum.

Çam ve kekik kokuları eşliğinde fenere ulaştım.
Manzara şahane, Akdeniz’in kılavuz fenerlerinden biri olan Gelidonya Türkiye kıyılarının en yüksek feneri olup 227 metre yüksekliğinde. Aşağıda da yüzlerce gemi batığı var. Aynı zamanda Likya yürüyüşçüleri için de güzel bir durak.

Fenerden adalar manzarası.

Korsan Koyu’nda deniz kızı beklerken… Sonra piknikçiler geldi ve tüm büyü bozuldu.