Gürcistan – Osetya – Balkarya – Karaçay – Çerkesya (7000 KM)

Karaçay – Çerkesya

Aman tanrım polisler! :) Alibek’le çevirme yerine camide tanıştık. Sonra yöresel yemeklerin yapıldığı bir lokantaya getirdi beni. Yemekler masaya geldi ama Alibek başlamıyor, meğer onunkiler 5 dakika sonra gelecekmiş. Ben bu kadar şey ikimiz içindir sanıyorum…

Afiyetle yedikten sonra doydun mu diye sordu, bu bana iki gün yeter dedim baygın bir halde. Israrla bir sonraki öğün için yanıma yiyecek vermek istedi. Hiç koyacak yerim yok bahanesiyle vedalaşıp yola devam ettim. Fazladan vakit kaybedip karanlığa kalsam da, iyi insanlarla vakit geçirmek güzel.

Yola çıkmadan önce Arkhyz’a kadar bolca yayla ve dağ görme planım vardı. Planıma genel olarak sadık kaldım ve artık dönüşe geçtim. Hızlıca Gürcistan’a döndüm, bu sefer sanslıyım ve hava oldukça açık. Gergeti bu güzel havada kaçmaz.

Gergeti’den Stepantsminda…

Gergeti Trinity Church / წმინდა სამება

Kazbegi

Yolculuğun geride kalan kısmı boyunca en bayıldığım ikili bunlar oldu. Soğuk hava şartlarında da yolculuk yapmayı seven biri olarak ellerimin üşümesinden dolayı gidebildiğim mesafe çok çok kısa oluyordu. Yolculuğumda ulaşabileceğim en uç şartları görünceye kadar test ettim. Sıfırın altında saatlerce süren yollarda, üç bin rakıma yakın dağlarda gece sürüşlerinde, bol bol yağan yağmurlarda sonuç müthiş. Oxford Rain Seal Muffs, yağmur ve rüzgar geçirmiyor ayrıca termal bir katmanı da var. Five Gloves WFX Max eldivenimle birlikte elcik ısıtmaya ihtiyaç duymadan bu kadar yol sorunsuz geçti. Bolca koruması olan bir eldiven için, eldeki hissiyat hiç kaybolmamış ve kışlık özelliği gayet başarılı kalmış. Bu ikili şimdiye kadar çözemediğim el üşüme sorunumu kesti ve favori ekipmanlarım olarak seçtim. :)

Oxford Muffs’u incelemek için tıklayınız.

Five Gloves marka eldivenleri incelemek için tıklayınız.

Stepantsminda’dan Gergeti’ye çok mesafe yok aslında. 7 km anca var, ama bolca tırmanıyoruz. Hatta yolun başında 4×4 Delica’lar sırada bekliyor. Motorla çıkamazsın biz götürelim diye söyleseler de inanmayın, yol kötü ama yavaş yavaş çıkılabiliyor.

Rusya sınırına doğru giderken sisten sadece öndeki tırın ışıklarını görebiliyordum, dönüşte şansıma hava gayet açık.

Caberg Stunt serisi kaskların geniş görüş açısı ve güneş vizörü, yolculuğu daha konforlu hale getiriyor. Yavaş yavaş giderken etrafa bakınarak yapılan bir yolculukta, vizördeki bir çizik bile huzuru kaçırırken; Stunt ile Full HD belgesel tadında ilerliyorsunuz.

Caberg Stunt serisi kaskları incelemek için tıklayınız.

Yolun soğuk kısımları üşümeden hasta olmadan geride kaldı, bundan sonrası açık gibi. Belki eve yaklaşırken biraz yağabilir ama sorun değil.
Soğuk hava şartlarında yol alırken beni soğuktan koruyan mont ve pantolondan memnun kaldım. Motoplus’ın kendi ürünü olan Venom’lar fiyatına göre oldukça başarılı.

Kış şartları için hazırlık yapmayı düşünüyorsanız:

Venom’un montlarını incelemek için tıklayınız.

Venom’un pantolonlarını incelemek için tıklayınız.

Termal içlikleri incelemek için tıklayınız.

Hem motorda hem de motordan sonra etrafı keşfe çıkınca ayağımın rahat edebilmesi için farklı botlar denemiştim. Ya koruma kısımları rahatsız ediyordu ya da yürüyüş stilimi değiştiriyordu. Pek dengeli yürüyemiyordum kısacası. Kamp yeri ararken olsun, bir manastırın uzun merdivenlerini çıkarken olsun bu durum can sıkıcıydı. Falco’nun ADV tarzındaki bot ile bu işi çözdüm gibi. Test edip onayladığım ekipman listeme ekliyorum sizler de değerlendirebilirsiniz diye. Günlük kullanım botlarındaki rahatlığa yakın ve bolca da koruması var.

Falco Mixto 2 ADV botu incelemek için tıklayınız.

Memleket gibisi var mı be! Evet tabii ki var. :) Sınırlara hapsolmadığımız sürece her yer evimiz. İstanbul’a ulaştım, son 4 günde neredeyse 3000 km gitmişim. 70-80 km/s ile bolca zaman yollarda geçiyor haliyle. Hatta bir süre sonra, dinlediğim albümün bittiğinde nerede olacağımı tahmin edebiliyordum. 150 cc motorcunun yolda zaman geçirme eğlencesi işte. Seyahatim boyunca beni takip ettiğiniz için teşekkürler, yeni yolculuklarda görüşürüz.